Perşembe, Ekim 12, 2006

Mahkeme Kapılarından Nobel Yollarına

Orhan PAMUK uzun yıllardır dünyaya mal olmuş bir yazar. Eserleri pek çok dile çevrilmiş, kitapları en çok okunanlar (satılan demek söz konusu "kitap" olduğunda çok serbest piyasacı geliyor) arasına girmiş bir yazar, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Dünyanın en önemli edebiyat ödüllerinden birini alması ki Milan KUNDERA, Adonis gibi büyük isimlerin arasından sıyrılarak bu ödülü alması karşısında kendisine ancak saygı duyulur. Ama daha bir yıl öncesinde mahkeme yollarında kendisine yumurta atılırken sesini çıkartmayanların bu durumu Vatan,Millet, Sakarya davasına dönüştürmesi ancak iki yüzlülüğün daniskalılığı ile açıklanabilir.
Benim için Pamuk da Kundera da birdir. Bu ödülü Pamuk değil de Kundera almış olsaydı edebiyat adına, bir okur olarak hissedeceklerim de aynı olacaktı. Bu durumu bir Türk olarak gurur nesnesi yapmayı, altında gizli hesaplar aramak kadar anlamsız buluyorum. Kendisini bir yazar olarak taktir ediyor ve bu başarının ülkemizin yazarları için güdülenme kaynağı olmasını ümit ediyorum, hepsi bu.

2 yorum:

gaykedi dedi ki...

Orhan Pamuk ve Bir milyon Ermeni !

Ermeni meselesi kadar kafamı karıştıran, kırk kafadan kırk ses çıkan nadir konu vardır herhalde...Devletin Miliyetçi korosu ve resmi görüşü beni hiç ilgilendirmiyor, çünlü bu dangalaklar bu ülkede kürt olmadığını da iddia etmişlerdi düne kadar...ve gördük çok acı bir şekilde çıktı ortaya milyonlarca kürt olduğu..halen sünni imparatorluk diyanet sistemiyle alevi yurttaşlarımızı aptal yerine koymuyor muyuz laik devlet olduğumuzu iddia ede ede..

Ermeni meselesinde aklımda bir atasözü geliyor, ateş olmayan yerden duman çıkar mı...bu duman nerden geliyor....Soykırımın tanımı Yahudi soykırımından sonra yapıldı, ermeniler bu tarihe kadar sadece büyük kıyım diyorlardı başlarına gelenlere...ve sağduyusuna güvendiğim Murat Belge olayın bugün yapılırsa soykırım sayılacağını söylüyor, peki o zaman neydi ?

http://www.gaykedi.blogspot.com/

ezop dedi ki...

Ben bunun bir soykırım oldugunu dusunmuyorum gaykedi.Kaldi ki sokırım nitelemesinin yapılabilmesi için herşeyden önce bir ırka,etnik kökene,dine ya da cinsel kimliğe ait gruplara yönelik sistematik bir yok etme girişiminin olması gerekmekte. 1915 olaylarında böylesi sistematik bir girişim söz konusu değil. Bunun dışında Osmanlı devleti zaten milli bir devlet degil. Millileşme çabası yok değil ancak o dönemin yönetiminde özellikle Ermenilerin de söz sahibi oldugu biliniyor. 1915'te yaşananlarla ilgili düşüncelerimi "Öteki Olmak,Ötekini Anlamak" baslıklı yazımda belirttim. O dönem yaşananları tarihsel, ekonomik,politik ve insani baglamlarından koparıp sadece siyasi yönü ile alırsak büyük hataya düşeriz. Her şeyden önce "savaş" büyük acılar bırakmıştır ardından,bu acıları yaşayanlar sadece Ermeniler degildir ama Ermenilerin yaşadığı acıları paylaşmak da açık yürekliliktir. Önemli olan insanların siyasi emeller ve yüzeğel çıkarlar uğruna ötekini küçültme ediminden sıyrılabilmesidir.Fazla romantik, fazla ütopik olacak belki ama ben aynı özden doğan insanlığın bir gün o özü kavrayıp farklılıklarını tolare edebileceğine inanıyorum.Dostlukla...

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails