Salı, Şubat 13, 2007

Küresel Isınma,Castro,Düdüklü Tencere ve Bizimkiler

Dünya şu sıralar en çok Küresel Isınmayla beraber gelen iklim değişikliklerini ve bu değişiklerin doğal sonucu olan kuraklık, sel ve fırtına gibi felaketler üzerinde tartışıyor. Bilimsel platformlarda kıyamet saati yeniden ayarlanırken, belgesel yapımcıları ve bu konuyu kendine dert edinmiş bazı politikacılar ayarlanan saatte akreple yelkovanın kavuşma anına kadar geçecek sürede biz insanoğlunu bekleyen felaketleri bir bir gözler önüne seriyor. Konu öyle bir hale geldi ki artık bayanların kabul günlerinde, kahvehane muhabbetlerinde, rakı sofralarında dahi dillendirilir, hatta ve hatta hararetlendirilir oldu. Laf aramızda dünya hararet yapmış gidiyorken dost meclislerinde "Ne olacak bu dünyanın hali?" dememek ve üstüne bolca hayıflanmamak Türkiye insanına pek yakışmazdı.
Dünya ve tabi ki Türkiye bu möhim konu ile çalkalır, haber programları bangır bangır küresel ısınmayı bağırırken ülkemizin mukaddes politikacıları da büyük bir cengaverlikle bu ehemmiyetli konuya bir el atıverdi. Çevre ve İklim politikaları konusunda üzerine düşen tüm görevleri yerine getiren enerji, çevre ve tarım bakanlarımız bir araya gelerek son olarak halkı bilinçlendirme ve uyarma görevlerini de yerine getirmek sureti ile Türkiye' nin alabileceği her türlü önlemi almış oldu. Bu önlemler çerçevesinde halkım artık dişini fırçalarken, traş olurken ve yıkanırken muslukları mümkün mertebe kapatacak, bulaşıkları elinde değil makinada yıkayacak, çamaşırları ön yıkama yapmadan yıkarken çiçekleri ve bahçeleri de damlata damlata sulacayak ve en önemlisi yemeklerini artık DÜDÜKLÜ TENCEREde pişirecekti. Çünkü düdüklü tencere az zamanda az enerji ile çok yemek pişirebilme kabiliyetine sahip bir araçtı ve hanımlarımızın küresel dünyamızın ısısı için yemeklerinin ısısını ayarlaması en önemli tedbirlerin başında geliyordu. Kaybedeceği milyon dolarları göz önünde bulundurup Kyoto Protokolüne imza atma cesaretini gösteremeyen, Yatağan'ı duman altında boğduran, Gökova ve Amasra gibi Cennet mekanlara termik santrali layık gören, Akdenizin en güzel yerlerinden birine Nükleer santral yapılmasını destekleyen, rüzgar ve su gücü yönünden Avrupa'nın en zengin ülkelerinden birinde güneş, su ve rüzgar gibi en has enerji kaynaklarını değerlendirmeyip kömür ve petrol gibi alternatiflerini has enerji yerine koyan, sanayisinin kullandığı doğal gazını ihraç eden hükümet(ler)imiz her türlü politik ve dolayısıyla stratejik önlemi alması nedeni ile 2005 yılında Gominist diye beğenmedikleri Küba lideri Castro' nun düdüklü tencere kampayansını ülkemiz için önemli bir tedbir olarak görmüş olacak ki bunu basın ve yayın organları ile halka duyurmakta bir sakınca görmemiş.Evet ben de bu kampanyaya destek veren bir çevreci olarak diyorum ki:
Türkiye Kyoto protokolüne imza at!
Türkiye termik ve nükleer santrallere hayır de!
Türkiye dışa bağımlı bir enerji politikası istemediğini haykır ve en önemlisi " Yemekleri düdüklü tencereye doldur, küresel ısınmayı durdur!"

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails