3 Nisan 1997, Pazar sabahı soğuk, karlı ve heyecanlı bir güne uyandığımı hatırlıyorum. Onca emek, hazırlık hepsi üç saat içinde ortaya konacak, kaderim büyük oranda o gün belirlenecekti. Benim gibi daha nice milyonlar vardı aynı heyacanı yaşayan. Annemin verdiği okunmuş pirinçleri ardından okunmuş şekerleri ve suyu içtikten, hatim dualarımızı yaptıktan sonra çıktık yola. Yolda büyük oranda heyecan e pir parça da soğuktan tir tir titrediğimi hatırlıyorum. Onca yıl geçmiş olmasına rağmen herşey dün gibi hatırımda hala...Ne zor ne sıkıntılı bir gündü...Pek çokları gibi benim için de adeta ölüm kalım meselesiydi. O dönemlerde öylesine odaklanmıştık ki bu konuya, hayatta daha önemli mevzuların olabileceği aklımızın ucundan bile geçmiyordu. Hani insanın neresi ağrıyorsa canı orada atar ya. Bizim de ağrıyan yanımız işte buydu. Pek çoğumuzun kıyamı o gün belirlenecekti. Ya var olacak, bir sonraki aşamada da aynı heyecanı yaşayacak ve bir şansımızın daha olduğunu bilecektik ya da daha bu noktada elenip tüm şansımızı bir sonraki seneye erteleyecektik. Beğensek de beğenmesek de Türkiye gerçeği buydu ve biz kurbiş ergenler olarak sisteme ne kadar müdahale etmek istesek de eninde sonunda onun içinde yer almak zorunda olduğumuzu biliyorduk. En yakınımızı, sırlarımızı paylaştıklarımızı bile rakip olarak görmek zorunda olduğumuz bir dönemden geçiyorduk, ve belki de ilk kez hayatın bu kadar acımasız olduğunun farkına varacaktık...
ÖSS'ye girip soruların önüme geldiği o an kalbimin yerinden çıkacağını hissettim önce, sonra sesini dinledim, kulaklarımın içinde atan o sesi... Ve salonun sessizliğinde heyecanla soluk alıp veren diğer nefesleri. İlk sorularım "analitik geometriden" gelmişti ve ben ilk üç soruda yarım saatimi yemiştim. Bu iş zamanla yarıştı ve ben zamana karşı kaybetmeye başlamıştım bile...3 saatin sonunda sınav salonunu terk edip dışarıda beni bekleyen ailemin yanına gittiğimde ağlayarak olmadı, yapamadım demiştim. Aslında heyecanlanmamış olsam, onca hazırlanmaya karşı böylesine amatörce yaklaşmamış olsam belki daha iyi bir başarı gösterebilirdim, ama heyecanlanmıştım işte bir kere ve kontrol edememiştim kendimi. Çünkü hayatımın en önemli aşamalarından biriydim ve başarmak zorundaydım.
Bu yaşadığım başarısızlık duygusu, yılgınlığa ve bir süre sonra bıkkınlığa dönüştü.Ta ki sınav sonuçları açıklanıncaya kadar...Evet kendimi başarısız olarak görsemde aslında ortalamanın üzerinde bir başarı elde etmiş, pek çok kişiyi geride bırakmıştım. Bu kişiler arasında dostum olarak gördüklerim bile vardı ve ne yalan söyleyeyim bu beni biraz olsun rahatlatmıştı. Oysa benim dostluk anlayışım içinde bu duygular haram sayılırdı ki ben bu noktada ciddi anlamda günahkar olmuş, dostlarıma karşı vicdan azabı yaşamaya başlamıştım...
O zamanlar bizler, bizden sonrakilerden bir noktada daha şanslıydık ya da şanssız bilemiyorum. Çünkü bizi bekleyen bir üç saatimiz daha vardı. Toplamda 6 saatlik bir maratondu yani bizimkisi. Başka bir deyişle 3 saatlik büyük kabusumuz bizi orada beklemekte ve biz başımıza nelerin geleceğinden habersiz yarışmaya devam etmek zorundaydık...
ÖSS'nin yaklaştığı şu günlerde aklıma kendi ÖSS maceram düşüverdi yine. Hemen her sene olduğu gibi. Öylesine kazınmış ki yüreğime, belleğime, öylesine önemli adletmişim ki hayatımda maalesef her ÖSS, ÖYS lafı geçtiğinde hortlayıveriyor anılarım ve ne şimdiki genç arkadaşlarımın ne de çocuklarımın yaşamasını istiyorum bu anlamsız heyecanları...Bitsin artık diyorum, bari bizim çocuklarımız yaşamasın bu anlamsız rekabeti...
İşte bu anlamsız rekabeti, kendi haricinde herşeyi anlamsızlaştıran bu sınav anlayışını çok güzel bir şekilde ortaya koyan bir belgesel hazırlandı 2008 senesinde. 6 gencin ÖSS macerasını anlatan belgeselin yapımcıları Doç.Dr. Serdar Değirmencioğlu ve Can Candan. Yönetmeni ise yine Can Candan. Adları Melis, Çiğdem, Yunus, Edin, Deniz ve Mert olan bu 6 genç aslında milyonlarca gencin temsili yaşantısını, heyecanlarını, kaygılarını, beklentilerini ortaya koyuyor...Duygularına tercüman oluyor. Türkiye'nin önemli bir gerçeğini yansıtan ve pek çok film festivalinde ödüle layık görülen bu belgeselin şimdi DVD'sini alıp izleyebilir, genç arkadaşlarla paylaşabilir en azından onların yaşantılarını anlamak için bir adım atabilirsiniz. Konu ile ilgilensin ilgilenmesin herkesin izlemesini şiddetle tavsiye ediyorum. Linki tıklayarak filmin satıldığı web sayfasına ulaşıp kolayca edinebilirsiniz. Lütfen büyük bir emek ve özveri ile gerçekleştirilen bu projeye değer verelim ve korsanına kaçmayalım.
Gelecek nesillerimizin ÖSS'den kurtulabilmesi dileğiyle...:))
1 yorum:
advice replica designer backpacks from this source Ysl replica go to this web-site high replica bags
Yorum Gönder