Perşembe, Nisan 22, 2010

Sil BAŞTAN:Yine Yeni Yeniden...

Daha önce yazdıklarımı takip edenler özellikle son zamanlarda konar göçer bir aile yapısına sahip olduğumuzu bilirler. Bir gittiğimiz yerde altı aydan fazla kalamamak gibi bir özelliğimiz var. Tam bir yörük ailesi gibiyiz. Bir çadırımız eksik yanımızda, o da olsa tas tamam olacak herşeyimiz. Tamam göçmen bir ruha sahip bir insan olduğum, uzun süre aynı şehirden, aynı mekandan sıkıldığım bilinir çevremde. Yeni bir kente gittiğim zaman yaşadığım kollektiflik hissi beni cezbeder. Kimseyi tanımadan rahatça dolaşmak caddelerde, sokaklarda; yeni insanlar tanımak, onların yaşamına dahil olmak, kendi yaşantımın içine dahil etmek hep cazip gelmiştir. Ama bu kadarı inanın bana bile fazla gelmeye başladı artık. Çünkü ayrılıklar, ayrılmak zorunda olduklarım gönlümü yormaya, aklımı kurcalamaya başladı. Yaşlanıyorum sanırım.

Malumunuz son altı aydır da Bolu'da yerleşik durumdaydık. Taaa ki bu hafta aldığımız, biraz da almak zorunda kaldığımız karara kadar. Bolu sayfasını bu hafta sonu kapatıyoruz. Ve yine geçmişimize dönüyoruz. Bizi bir türlü bırakmayan o kente. Ha orada ne kadar kalırız orası da bir muamma...Yeni arayışlar içindeyiz. Belki yeni kentler. Ama bu sefer biraz daha uzun, biraz daha kalıcı olmasını umut ettiğim bir arayış. Kim bilir bundan sonraki durağımız Denizli olur, belki İzmir, belki Malatya, Çorlu, İstanbul, Kahire, Bişkek ya da başka bir kent. Belki sizin kentiniz olur ne malum. Biz geliyoruz, ikiz canlarım, babamız ve ben. Bizi bekleyin, geldiğimizde bağrınıza basın ve  lütfen bu sefer göçüp gitmemize izin vermeyin.

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails