Salı, Eylül 04, 2007

Coyote kızın koku haritası!

Sevgili İnte beni en sevdiğim kokular konusunda mimlemiş. Böyle bir konuda mimlendiğime çok sevindim, zira mimlenmeseydim de bu konu hakkında bir iki kelam etmeden geçmeyecektim. Lakin, her ne kadar inteye birazdan yazıyorum desem de bu sözün üzerinden bir kaç gün geçti. Bu zaman zarfında bendeniz yazın son demlerini yaşamak üzere Bod(u)rum semalarında dolaşmaya başladım. Deniz, güneş, meltem filan diye kıskandırmayayım şimdi sizi. E hal böyle olunca insanın eli ermiyor bilgisayara.Zati kaldığım otelde virales olmadığı için komşu otelinkini kaçak kullanarak yazabiliyorum bu satırları. Bir nevi hırkızlık yani. Ne diyelim komşuda pişer, bize de düşer. Büyük otellerin yanına konuşlanmanın -insanı uyutmayan gürültüsünü saymazsak - bu gibi faideleri olabiliyor.
Neyse sevdiğim kokulara gelince...Öncelikle koku ve koklama hususunda bir iki noktayı bilimsel bağlamda ele almak isterim. Gerçi aydan'ın bloğuna yaptığım yorumda belirttim ama benim sitede de bulunmasının bir zararı olmaz herhal? Efendim bu koku hadisesi öyle nalet birşeydir ki doğduğunuz andan itibaren sizi esiri altına alır. En gelişmiş duyu organı olmasından mütevellit bazı insancıklar bu organlarını her işe bulaştırmaya bayılırlar. Beynin içinde bulunan odacıklar(merkezler dersek daha bilimsel olur) içinde talamustan dağılmayan tek duyudur koklama duyusu. Öyle etkilidir ki duygularla direkt bağlantı kurar ve hafızada kalıcı bir yer edinir. Bir bebek annesini diğer iki ayaklılardan ancak kokusu vasıtasıyla ayırabilir. Bu koklaşma hadisesi anne-yavru arasında bağlanma diye tabir edilen bir duygu yumağı oluşmasını da sağlar.Böylece koklama insanın en gelişmiş, en özel duyusu olarak asırlık yolculuğuna devam eder...
Bendeniz sansargillerden gelme bir homosapiens olduğumdan mıdır nedir çok iyi koku alır, iz sürerim. Geyik bir yana iyi bir koku hafızam ve uzun burnum sayesinde güçlü bir koklama mekanizmam vardır. Beni en çok etkileyen kokuların başında yağmurun toprakla buluşup ona nüfuz ettiği anda çıkan koku gelir. Bir de şu an duyumsamakta olduğum deniz kokusu aklımı oynatmama neden olabilir. Çocukken İzmir hasreti ile yanıp tutuştuğum zamanlarda gözümü kapatır, kafamı çalışma masama gömer İzmir'in kendine has lağımla karışık deniz kokusunu duyumsardım. O bile beni baştan çıkartmaya yeterdi. Bir de İzmir'de evimizin sokağında eskiden mandalina bahçeleri vardı ve bahar mevsiminde mandalin çiçekleri açtığında meltemle birlikte öyle güzel bir koku yayılırdı ki etrafa tadına doyulmazdı. Şimdi o bahçelerin yerini rezidans denen havuzlu apartman azmanları aldı...Efendim ben damak zevkine düşkün bir zaat-ı şahane olarak yemek kokularına da dayanamam. Hemen karnım acıkıverir. Ne yemeği diye sormayın, her nevisinin kokusunu severim(etli taze fasülye ve et haşlama hariç) özellikle de mangalda pişen balığı.
Tatil modunda olduğumdan olsa gerek böyle denizi, mandalinayı, balığı yazmışım sadece. Bunların dışında tiner, uhu, boya kokularını da severim ama tabi bağımlı olmamak kaydıyla :)).
Bu konu ile ilgili yazmak isteyen dostlar hepiciğiniz mimlendiniz...Hadi pamuk eller kılavyeye..

8 yorum:

Adsız dedi ki...

Konu ile alakasız bir yere yorum yazdım ancak kemoterapi tedavisi gören bu arkadaşa lütfen destek verelim


http://www.edasuner.com/cerrahpasa-hastanesine-devincigim-araciligi-ile-tam-destek/

sailor dedi ki...

hımmmm, Bodrumm mu? çok geç kıskandımm:)))
karnım açken en çok tereyağ kokusunu sevrim özellikle şöyle kocaman bir iskenderin üzerinde olursa tadına da doyamam :)))

ezop dedi ki...

Edacım sitene girmeye çalışıyorum ancak bağlantım çok zayıf bir türlü açamadım. En kısa zamanda girip, destek olmaya çalışacağım.

Sevgili Sailor, valla şu yemek saatinde ettiğin lafa bak. Ben bayılırım yanmış tereyağı kokusuna, iskender üstü olur, mantı üstü olur hiç fark etmez...:)bu arada kıskananlar çatlasın da patlasın :P...Siz Olympos maceralarınızı yazarken iyi değil mi?

inte dedi ki...

Tatilden yazmayı yasaklasınlar ama.Olmaz ki.
Haftaya İstanbul'dan bildireyim de görün siz.Hıh..

Adsız dedi ki...

merhaba,kokular karşısında kayıtsız kalamadım..Yemek sonrası bakır cezvede yavaş yavaş pişen taze türk kahvesi kokusu benim aklımı başımdan alır..Bir de sıcak ekmek kokusu..

ezop dedi ki...

İntecim senin İstanbul maceralarını iple çekiyorum. Eminim torbanı yine ilginç deneyimlerle doldurup aktaracaksın.
Gözdecim o bakır cezve hele ki közün üzerinde olursa kokusuna da tadına da doyum olmaz...

Adsız dedi ki...

deniz kokusuuuuuuuuu istiyorumm..(suna)

ezop dedi ki...

sen daha yeni aldın deniz kokusunu. bu senelik limitinizi doldurdunuz kusura bakmayın. :P

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails