Bayramiç'ten bir görünüm: www.canakkale.com 'dan alınmıştır.
İstanbul'un taşı toprağı altın diyenler yanlış biliyorlar. Türkiye'nin neredeyse her dağı, her taşı altın. KAZ kaz bitmez bu altınlar canım vatanımda. Bergama'nın tepelerinden altın, ovalarından siyanür akar. Kuşadası'nın dağları önce yakılır, sonra birinci kalite taş ocağı olur. Bodrum'un dağlarından güzel kayrak taşı çıkar ki bu taşlar beş yıldızlı tatil köylerinin, trilyonluk rezidansların duvarlarını süsler. .....................................................................
Dağ taş, ova bayır gezip altın avcılığına çıkanlar her kimse çok iyi çalıştıkları kesin. Nerede bakir, nadide bir köşe var bulup çıkartıyorlar. Ellerine sağlık. E tabi ne de olsa biz kalkınmakta olan bir ülkeyiz. Ağaçtan, doğadan, temiz hava, temiz toprak, kaliteli sebze-meyveden daha çok altına ihtiyacımız var. Ne de olsa topluca kalkınmak zorundayız, sağlıklı bireylerden çok kesemizin dolduğuna, hazinemizin kasasının şişmesine bakarız. Siyanür olsun, metan gazı olsun, karbon gazı olsun vız gelir bize. Bağışıklıyızdır cümleten asitin, zehirin her türlüsüne. Çevre dediğin, doğa dediğin nedir ki, vız gelir tırıs gider; mühim olan maliyettir, iktisattır, kapitaldir. O yüzden KAZ dağlarını da bir güzel kazmak, köstebek yuvasına çevirmek, çıkan altınları siyanürle ayrıştırmak gerekir temizinden.
................................................................................................................
İnsanımız sever altını, altına yatırım yapmayı; düğünlerde, doğumlarda bir Cumhuriyet ya da Ata takmayı...Sever takıp takıştırıp, ışıl ışıl altınlara dolanmayı. Ama bir altın parçasından daha çok sever yaşadığı yeri, soluduğu havayı, yediği elmanın tadını bilinçlenen halkımız. O yüzden koyar tavrını kendini hiçe sayıp rant peşinde koşanlara en okkalısından.
2 yorum:
Çok güzeldi ya kopyaladım tekrar okurum diye hatta
Canımsın,sağol...Birşey yapmalı, bu çevre kıyımına dur diyebilmek için.
Yorum Gönder