Pazartesi, Ekim 15, 2007

Hüzün değil bu hazan...

Güz serin nefesiyle yavaş yavaş hissettirmeye başladı kendisini...Aylardır oruç tutan toprağa düşen yağmur zerreleri bayramın gerçekten geldiğini müjdeler gibi suya hasret kalmışlara... Üşümenin, ürpermenin, yağmurdan iliklerine kadar ıslanmanın ne menem birşey olduğunu unutmuştuk nicedir. O hazzı yaşıyoruz ailecek bir kaç gündür. 75'lik Anneannem, evden çıkmaya mecali olmadığı halde yağan yağmurun altında karşıdaki gevrekçiye kadar yürüyüp, sırıl sıklam ıslandığını anlatıyor telefonda büyük bir zevkle...Bense o çok sevdiğim kokuyu çekiyorum derin bir nefesle: tazeliği, duruluğu, hüznü...
Hazan mevsimi hüzün mevsimidir derler; bağbozumu, yaprak dökümü...Oysa bu hazanda düşen yapraklar hüznün değil, yaklaşan kışın müjdecisi oldu; düşen her yağmur damlası daha bir coşkuyla karşılandı. Özlemle beklediğimiz bir dost gibi...

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Sonu ilki far etmez; bahar coşkudur. Şarkıda dediği gibi: Pencereler bırak açık kalsın, geceleri yağmurlar yağsın;güne bakan düşlerimiz yağmur sesiyle çoğalsın!! (suna)

ezop dedi ki...

Sunacım benim gibi sıcak sever bir insan için ilk kez coşku oldu diyebilirim. Evet Güz mevsimini severim ama coşkusundan değil, üzerimde yarattığı melankolisinden ötürü.

Adsız dedi ki...

sarınının tüm tonlarına bulanmış bir yaprak eşliğinde pencerenizin camına kollarını dolayan yağmur damlası, sonbaharın şüphesiz habercileridir. nezaketinden kapınızı değil pencerenizin camını yada çatınızı küçük dokunuşlarla çalmasından anlayabilirsiniz bu mevsimin güzelliğini.bu farklı bir ben geldim , aç kapını aceleciliğidri. içeriye gelmeye hiç niyeti yoktur çünkü onunla selamlaşmak ve sohbet etmek için sizin ona gitmeniz gerekmektedir. ezgicim çok güzel ifade etmişsin sonbaharı. (atiye

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails