Perşembe, Aralık 28, 2006

KURBAN BAYRAMINDA ÇOCUKLARA ÖZEN GÖSTERİLMELİ

11-12 yaşlarındayım. Hiç unutmuyorum babam bir ay öncesinden Kurban'da kesilmek üzere alnında beyaz bir lekesi olan kara bir kuzu almıştı. O kuzuyu evin altındaki depoya koymuş, biray boyunca beslemiş sonra da arabaya koyup İzmir' e götürmüştük.Öyle karga tulumba bir vaziyette değil, ağalar paşalar gibi. Annemle ben ön koltuğa sığışmış, arka koltuğu komple kaldırmış, kuzumuzu o alana yerleştirmiştik. Kuzu olarak aldığımız hayvanı bir ayda koça çevirmeyi de başarmıştık ayrıca. Kurban olarak alındığını ve eninde sonunda kesileceğini bilsem de çok direnmiştim kestirmemek için. Annemle babam da çok üzülmüştü onun kesilmesine ama ne başka bir kurbanlık alma durumumuz vardı o sıralar ne de o hayvanı uzun süre besleyecek mekanımız. Çaresiz kesilmişti bayramın 1. günü ve eve getirilmişti cansız bedeni, kafası, bacakları.Nasıl üzülmüştüm o masum yüzünü gördüğümde.Annem kavurmasını yapıp tüm aile masaya oturduğunda "bak bu bizim kuzumuzun eti" demişti. Ben ölen hayvanımızın yasını tutuyorken annem nasıl böyle bir şey diyebilirdi? İşte o an kurban da et de bende bir nefretin oluşmasını sağlamış,uzunca bir süre kırmızı ete ağzımı kapatmama neden olmuştu. Kurban bayramları bende bu anının canlanmasına neden olur. Çocukluğumda ve ilk gençliğimde (hala gencim de) bayramın birinci günü odamdan hiç çıkmama, özellikle mutfak dolaylarında bulunmama gibi bir lüksüm vardı. Şimdi o da yok maalesef. Yine de dayanamıyorum kan gölüne dönmüş sokakları görmeye, taze ve kavrulmuş et kokusu duymaya... Aşağıda sevgili hocamız S.Değirmencioğlu ve öğrencilerinin kurban bayramı ve bayramda çocukların durumu ile ilgili hazırlamış olduğu bilimsel çalışmalara dayalı bir basın bildirisi var. Bu önemli konuyu sizlerle paylaşmak istedim. Bu çalışması için hocama ve ekibine teşekkürlerimi sunuyorum...
Beykent Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Serdar M Değirmencioğlu ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrencileri Can Gezgör ve Okan Karka, her yıl Kurban Bayramı arifesinde ortaya çıkan kurban tartışmalarında, kurbanlık hayvanlar nerelerde satılabilir, kurban kesimi nerede nasıl yapılabilir, kurban derileri kimler tarafından toplanabilir gibi konular ele alınırken çocukların unutulduğunu vurgulayarak, özellikle kurban kesimi sırasında psikolojik olarak hazır olmadıkları görüntülerle ve deneyimlerle karşı karşıya kalan çocuklara özen gösterilmesi ve destek verilmesi için çağrıda bulundular. Değirmencioğlu, Gezgör ve Karka bu çağrıya kulak vereceklerin kullanabilecekleri kaynakları oluşturmak üzere hem bilimsel literatürü taradı, hem de kurban kesimi hakkında öğretmenler, anne babalar ve çocuklarla görüşmeler yaptı. Değirmencioğlu ve öğrencileri literatürdeki araştırma sonuçlarını, uzman görüşlerini ve yapılmış görüşmeleri Kurban Bayramı öncesinde kamuoyunun dikkatine sundular. Kurban Bayramı ve Çocuk Araştırması Kurban Bayramı, çocuklar için ölüm kavramının en çok tekrarlandığı zaman olmasına karşın çocukların bu dönemde yaşadıklarının pek önemsenmediğinden yola çıkan Değirmencioğlu ve öğrencileri çalışmalarının ilk adımında, çocukların ölümü nasıl algıladıklarına ilişkin literatürü araştırdılar ve özellikle çocukların özel bir bağ kurdukları evcil hayvanların ölümlerine verdikleri tepkileri ele alan bilimsel makaleleri, kitapları, çocuklar için yazılmış masalları incelediler. Araştırmalar çocukların ölümü yetişkinlere benzer bir şekilde kavrayabilmesinin gerek okul öncesi dönemde gerekse ilköğretim çağında mümkün olmadığını ve ölüme ilişkin deneyimlerin çocuk için zor baş edilen deneyimler olduğunu göstermekte. Çocukların ölüme ilişkin yetersiz bilgi ve destek edinmelerinin onları hem kısa hem de uzun süreli etkileyebildiği biliniyor. Örneğin, çocuklar çok sevdikleri evcil hayvanların ölümünü anlamakta zorlanıyorlar ve bu nedenle çok üzülüyorlar. Çocukların küçük yaşta ölüme, can çekişmeye ve kana şahit olmaları, anlamakta güçlük çekecekleri bu olaylar nedeniyle önemli düzeyde tedirgin ve rahatsız olmalarına yol açabiliyor. Değirmencioğlu ve öğrencileri çalışmalarının ikinci adımında, özellikle Kurban Bayramı öncesi eve getirilen hayvanla çocukların ilişkisi üzerinde durdular. Topladıkları bilgiler, yıllardır birçok çocuğun kurban olarak eve getirilen hayvan ile duygusal bir bağ kurduğunu ve bayramda bu hayvanın kurban olarak kesileceğinin çocuğa söylenmediğini veya çarpıtılarak aktarıldığını gösterdi. Çok sevdiği hayvanını kaybeden çocuğun üzüntüsünün, çoğu zaman anne baba tarafından anlaşılamadığı ve bu konuda çocuğa verilmesi gereken desteğin verilmediği de görüldü. Çok sevdiği bir hayvanın kurban olarak kesilmesi nedeniyle birçok çocuğun etten uzaklaşması ve hatta hiç et yememesi de sık rastlanan öyküler. Kurbanın eve getirilmediği, hayvanın çocuğun haberi olmadan kesildiği veya kurbanlık hayvan alınmayan evlerde ise, çocukların kurban kesimini özellikle televizyon aracılığı ile tanıdığı ve televizyonda gördüğü hayvanın eziyet görmesi, hayvana zor kullanılması gibi kötü muamele ve şiddet içeren olaylardan rahatsız olduğu anlaşıldı. Değirmencioğlu ve öğrencileri çalışmalarının bir diğer adımı olarak, Kurban Bayramı ve kurban kesimi hakkında anne babalar, öğretmenler ve çocuklardan görüşlerini ve deneyimlerini topladılar. Ayrıca uzmanlara Kurban Bayramında çocuklara nasıl davranılması gerektiğini sorarak, bu görüşleri kamuoyunun dikkatine sundular. Kurban Bayramı ve Çocuk Araştırmasına bayramda da devam edeceklerini bildiren Değirmencioğlu, Gezgör ve Karka, araştırmanın hedefinin ailelerin ve toplumun, çocukları ölüm kavramı karşısında yeterli oranda ve doğru şekilde bilgilendirmeleri ve çocuğun yaşayabileceği duygusal sorunların önlenmesi olduğunu vurguladılar. Kurban Bayramında Çocuklara Nasıl Davranılmalı – Öneriler Çocuklara kurban edilen hayvanların ölüm nedeni ile ilgili açıklama yapılırken yanlış, yetersiz ve bazen çocukta endişe yaratabilecek bilgiler verildiğine dikkat çeken Değirmencioğlu, Gezgör ve Karka, ölüm nedenlerinin dürüstçe ve çocuğun yaşına göre çocuğa söylenmesi gerektiğini önemle vurguladılar. Örneğin, “Çok iyi bir hayvandı ve Allah onun kesilmesini istedi” denilerek yapılan bir açıklama, çocuk için “iyilik yapan canlıların öleceği” anlamına gelebilir ve çocuk iyi davranışlarından vazgeçebilir. Aynı şekilde “Bak, beslediğimiz kuzunun etini yiyoruz” şeklinde yapılan bir açıklama, çocuğun et ürünlerinden uzun süreli olarak uzaklaşmasına neden olabilir. Araştırmacılar, çocukların Kurban Bayramı’nda psikolojik olarak olumsuz etkilenmemesi için şu önerilerde bulundular: Ø Çocuklar kurban kesimini izlemeye zorlanmamalıdır. Özellikle okul öncesi dönemdeki (6 yaş öncesi) çocukların kurban kesimini görmemesi gerekir. Çocuklar 8 yaşından başlayarak kurban kesilmesinin anlamını kavrayabilirler ama 10 yaş öncesinde ölüme ilişkin kavrayışları yetersiz olduğu için yine de rahatsız olabilirler. Bir dini görev olarak kurban kesilmesi kavramı özellikle 11 yaştan sonra daha iyi anlaşılabilir. Ø Çocuklar hangi yaşta olursa olsunlar, istemiyorlarsa kurban kesimini izlemeye zorlanmamalıdırlar. Ø Çocukların yanında kurban kesiminin konuşulması ve ayrıntılı olarak anlatılmasından kaçınılmalıdır. Ø Çocukların bir süredir baktıkları ve bir ilişki kurdukları hayvanların kesilmesi, 10 yaşından küçük çocuklar için özellikle rahatsız edicidir. Bu nedenle kurbanlık hayvan ya evde beslenmemeli, ya da kesileceği çocuğa dürüstçe anlatılmalıdır. Bu aşamada çocuğun yaşına göre açıklama yapılması ve kullanılan kelimelerin özenle seçilmesi önemlidir. “Uykuya daldı”, “Zaten ölecekti” “Kaza oldu” gibi açıklamalar kullanılmamalıdır. Özellikle çocuğa haber verilmeden kesilen bir hayvanın daha sonra çocuğa yine haber verilmeden, “Kestik ve bak ne güzel yedik” gibi açıklamalarla yedirilmesi çocuklar açısından çok rahatsız edicidir. Ø Çocuklar hangi yaşta olursa olsunlar, istemiyorlarsa kurban eti yemeye zorlanmamalıdırlar. Ø Çocukların ölümle ilgili ya da ölümün ardından yaşadıklarına ilişkin sorularına açık ve net cevap verilmelidir. Ø Çocukların duygularını anlatmalarına izin verilmelidir. “Erkekler ağlamaz” gibi ifadeler kullanılmamalı ve çocukların anlattıkları dikkatle dinlenmelidir. Çocuğun üzüntüsüne ve yasına anne baba ve diğer aile üyeleri ilgi göstermeli ve değer vermelidir. Üzüntüsünü paylaşırken “Boş ver!”, “Seneye yenisini alırız.” gibi geçiştirici cümleler sarfedilmemelidir. Ø Televizyon kanalları kurban kesimlerine ilişkin görüntüleri, kan ya da parçalanmış hayvan görüntülerini vermekten kaçınmalıdır. Anne ve babalar çocuklarını bu görüntülerden uzak tutmalıdırlar. Ø Kurban Bayramı sırasında yaşananların, çocuğu çok etkilediği ve davranışlarında önemli değişikliklere neden olduğu (örn., uyuyamama, yemek yememe gibi) görülürse bir uzmana danışılmasında yarar vardır.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

güzel bir yazı tebrikler... seneye yenizisini alırız :)) pardon yazarız ... çok güldümm bu açıklamaya :)) emrah güven

ezop dedi ki...

Allah razı olsun...Ben de seneye kurbanlık bir kuzum olur mu diye düşünüp duruyordum.

Ezgi dedi ki...

Öyle bir travma ben de yaşadım. Gözümün önünde, sokağın ortasında koyun kesmişlerdi karşı apartmandakiler. Sokak kan gölüydü.

Vejetaryen olmamda etkisi olan karelerden biri de budur. En azından başlangıcı budur, sonrasında Yahu kurban bayramında ağzına et koymazın, eve kapanırsın ama diğer zamanlarda yiyerek kendini kandırıyorsun diye düşünerek ve endüstriyel etçiliğe de karşı çıkarak devamını getirdim.

ezop dedi ki...

Valla ben baskılara bir de kebabın, iskenderin o doyulmaz tadına dayanamayıp yemeye başladım. Bir de kansızsın deyip zorla yedirdiler sağolsunlar. Yine de eti sebzeye ve ota tercih etmem. Ama seni kutluyorum adaş valla helal olsun.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails